Ardahan daha geçen seneye kadar benim için Anadolu’muzun uzak
bir köşesinde kalmış, gitmeyi aklımdan geçirmediğim, yerini dahi haritada hemen
bulamayacağım, ulaşılması zor bir şehir iken Ufuk arkadaşımız sayesinde kışın
Çıldır Gölü festivaliyle başlayan serüvenle bir yıl olmadan üçüncü kez gittiğim
şehir oldu.
Yazın başında Ardahan Belediyesi’nin
organize ettiği fotoğraf etkinliği ile bu bölgenin bitki çeşitliliği ve
sayısını görmüş, doğasına hayran kalmıştık. Bu güzel şehrin ve özellikle
Posof’un sonbahar renklerini görmek için o andan itibaren planlar konuşulmuştu.
Sonbahar geldi ve Şavşat gezisine ilaveten
birbirine yakın olan Ardahan ve Posof da bu etkinliğe dahil oldu.Şavşat’a
geldiğimiz ikinci günün sabahı biz yine İhsan’ın aracında diğerleri minibüsle
Ardahan’a doğru yol aldık. Kışının soğuğunu da bildiğim şehir bu mevsimde dahi
soğuktu.Ardahan’da fazla durmadan eski Rus yolundan Ufuk’un köyü Yukarıki
Digan( Baştoklu) Köyü’ne vardık.Köy yolunda sonbahar gelmişti.Renklerdeki
kırmızının sarının turuncunun tonlarını boyayacak kalem yoktu. Dağlardaki renkler
sırayla birbirlerinin aralarından geçiyor böylece her ağaç yerini biliyordu
sanki. Yazın geçtiğimiz sağlı sollu kavak ağaçlarıyla yeşile bezenmiş yol,
şimdi sararmıştı. Hemen görünce hatırladım. Sararmış yaprakların bir kısmı
ağaçta bir kısmı yerleri örtmüş her iki mevsimde de çok güzel görünüyordu. Hemen
durduk İhsan’a kırmızı mont giydirip sarı yapraklı yolda yürüttük ve
fotoğraflarını çektik. Biraz ilerledik ki yanda bu sefer kırımızı tonlarıyla
başka bir ağaç. Her yer rengarenk boyanmıştı sanki. Köyün havası öyle temizdi
ki,evlerin bahçe sınırlarını belirleyen taşların üzeri sarı renkli likenlerle
bezenmişti, sonbaharın renklerini kıskanırcasına.Baştoklu Köyü’nün girişinde SAMFAD olarak fotoğraf çektirip bu anı videoya aldık. Yanda
köylü teyzeler bize bakıyordu, yanlarına gidip sohbet ettik. Ufuk’un bizi
köyüne getirdiğini anlatınca çok mutlu oldular. Giderken bana’’Allah fırsat
versin’’ dedi. Cümle çok hoşuma gitmişti, bizim kullanmadığımız fakat düşününce
anlamı çok güzel bir dilek. Ufuk’un köyüne üç ay arayla ikinci gelişim. Kim
derdi Ardahan Hanak ilçesinin bir köyü olan Baştoklu’ya ikinci kere geleceğimi.
Hani ‘’rüyamda görsem inanmazdım.’’ denir ya işte öyle bir şey!. Hanak
üzerinden Posof’a devam ettik. Yol boyunca virajlı yollarda sonbaharın içinden
geçtik. Yöresel adı tump olan bentlere sonbaharın eğik güneşi vurmuş ve
gölgeler uzamıştı, oluşan manzarayı fotoğraflamadan olmazdı.Ve serhat şehri
Posof’a geldik. Şehirde bir çay ocağında Aylin, Dilek, ben, İhsan ve Embiya Bey
çay içtik, sohbet ederken buranın Ardahan’a göre daha çukurda kaldığını ve daha
sıcak olduğunu konuştuk.Bu özelliğiyle Posof mikro klima bölgesi. Türközü
yolundan yazın gittiğimiz sınıra yakın Armutveren Köyü’nde fasulye kurutan
teyzeyle sohbet arasında ‘’lobiye’’ dedi.Elmayı güneşe seren teyzenin
fotoğraflarını çektik.Kışa hazırlık köyün her evinin önünde gözleniyordu.
Teyzelere ‘’kak mı yapıyorsun?’’ deyince bizim bu sözcüğü bilmiş olmamıza
şaşırarak baktı. Köyde yol kenarlarında ‘’galak’’ dedikleri tezek parçalarının
istifleri dikkat çekiyordu.Bu bölgede hayvancılık hayatın her noktasında.Kışın
hayvan dışkısı geniş bir alana yayılır, baharda kuruyan tezekler ertesi kışa
yakacak olarak kullanılır.Aynı zamanda evleri kış soğuğundan korumak için
hayvan dışkısı ile sıvanır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder