Ümit Burnu'nda Penguenlerle |
MAMA AFRİKA( CAPE TOWN)
Kış mevsiminde sıcak bölgelere gitmek
birkaç yıldır tercih ettiğim bir gezi kültürü haline geldi.Bu defa Hülya ile
birlikte Güney Afrika’ya gitmeyi düşündük. 26 Ocak akşamı THY ile yaklaşık
dokuz buçuk saatlik bir uçuştan sonra önce Johannesburg’a yolcu bırakan uçak
tekrar iki buçuk saatlik uçuş sonrası Güney Afrika Cumhuriyeti’nin yasama
başkenti Cape Town’a 27 Ocak öğleden sonra ulaştı. Cape Town’a direkt uçuşlar
yokmuş maalesef.
Cape Town ülkenin yasama başkenti.
Dünyada üç başkentli tek ülke olan Güney Afrika’nın yürütme başkenti Pretoria
ve yargı başkenti Blomfontein.
Rehberimiz ‘’Mama Afrika’ya hoş
geldiniz.’’dedi. Burası Afrika’nın anası kabul ediliyormuş. Hava 24-25 derece
idi. Tabi burada mevsim bize göre ters; Aralık Ocak Şubat ayları yaz mevsimi
yaşanıyor.Akşam liman çevresindeki Waterfront bölgesinde dolaştık.Hava biraz
rüzgarlı idi. İnce giyindiğimiz için üşüdük.Cape Town iki tarafı okyanusla
çevrili bir burunda konuşlandığı için çok rüzgarlı ve rüzgarlı şehir olarak da
anılırmış.Karşıda üzeri bulutla kaplı Masa Dağı görünüyor ki yılın büyük bölümü
üzerinde bu bulut kümesi varmış.Waterfront’ta cafeler, barlar, çeşitli balık ve
deniz ürünlerinin yenebileceği güzel restorantlar var.Biz de sahibi Mehmet
Yılmaz adında bir Türk olduğunu sonradan öğrendiğimiz Tasca Restoran’da
rehberin önerisiyle adı Kingklip olan bir balık sunumu yedik.Laos balığının bir
türü olan bu balığın özellikle tereyağlı ve limonlu olanı harikaydı.
28 Ocak: Bu sabah Masa Dağı’na gitmek için
yola çıktık. Şanslıydık dağın zirvesi açık ve bulutsuzdu. Yolda giderken lüks
evlerin elektrikli tellerle çevrili olduğunu gördük. Security firmaları evleri
bu şekilde hırsızlardan koruyorlarmış.İlginçtir sigortasını yenilemediğinde bir
yıldır hırsız girilmeyen ev üç gün içinde soyuluyormuş.Özellikle siyahlar
‘’yıllarca bizim olanı kullandınız. Şimdi bunları sizden almak bizim
hakkımız.’’ olarak bakıyorlarmış ki bunu ilerleyen günlerde birçok alanda
farklı şekilde duyduk ve gördük.
1087m yükseltideki Masa Dağı denize yakın bu kadar hızlı
yükselebilen ender dağlardan.360 derece dönebilen teleferikle dağa çıkarken her
yeri görebiliyorsunuz. Dağın düz olan üst bölümünden tüm şehri panoramik
seyredebiliyor; hem farklı florasını görebiliyor hem de ilginç hayvanlarıyla
tanışabiliyorsunuz.İri fareyle tavşan karışımı dassie’lerle karşılaştık ve
onları fotoğrafladık. Dağda manzara harikaydı. Beyaz kumların arasındaki
kayalıklara çarparak köpüren vahşi dalgalarıyla okyanusun hakimi bizdik.Şehir
bir ressamın kaleminden çizilmişcesine karşımda bir tablo gibi duruyor,bana ise
bu güzel tabloyu fotoğraflamak kalıyordu. Gün batımına kalamadık ama manzara o
saatlerde muhteşem oluyormuş.
Güney Afrika’nın asıl
yerlileri olan Bushmenler Nijerya ve Somali’den insanlar çalışmak için gelince
Afrika’nın içlerine doğru çekilirler. Keşiflerden sonra Hollandalılar -ki
onlara çiftçi anlamına gelen Boerler deniyor- gelip Cape Town’a yerleşirler ve
1700’lü yılların başında fiilen bağımsız bir idare kurarlar.Fakat daha sonra bu
bölgede zengin maden yatakları olduğunu duyan İngilizler topla silahla gelince
Hollandalılar Johannesburg’a yönüne
kaçıyorlar. Hollandalıların’’Lanetlendiğimiz gün’’ dedikleri altını buldukları
gün ki İngilizler arkalarından gelmişler Hollandalılarla savaşırlar. İngilizler
dağa kaçan Hollandalı askerleri dağdan indirmek için kadın çocuk demeden tümünü
katleder veya kamplara atarlar ve onlar da dağdan inip teslim olmak zorunda
kalırlar. Bu savaş taktiğinin ileride Hitler’e fikir kaynağı olduğu söylenir.
Daha sonra adı Ümit
Burnu olarak değiştirilen Fırtınalar Burnu’nu gemiyle ilk kez dolaşan kişi olan
Portekizli Bartolomeu Dias’ın heykeli meydanın ortasında duruyordu. Böylelikle
sömürgeciliğin ilk adımlarını Portekizliler ve Hollandalılar bölgede atmış
oldular.Mandela’nın 1990 yılında hapisten çıktıktan sonra konuşma yaptığı
tarihi binayı seyrederken Türkiye’de yanlış bilinen Atatürk ve Mandela gerçeği
aklıma geldi.Türkiye hükümeti 1992 yılında, Mandela'ya “Atatürk
Uluslararası Barış Ödülü”nün verilmesini kararlaştırdı. 1986 yılında verilmeye
başlayan bu ödüle daha önce NATO eski Genel Sekreteri Joseph Luns, Japon Prensi
Takahito Mikasa ve 12 Eylül darbesinin paşası Kenan Evren gibi isimler layık
görülmüştü.
Ancak Mandela ödülü reddetti. Yapılan
açıklamada "Nelson Mandela bütün hayatını demokrasi, insan hakları ve
baskılarla mücadeleye harcamıştır. ANC, Mandela'nın kendisine verilen ödülü
kabul etmediğini ve Türkiye'yi ziyaret planlarının olmadığını açıklamak
istemektedir. ANC'nin tavrının modern Türkiye'nin kurucusu, reformcu Kemal
Atatürk'le ilgili herhangi bir olumsuzla ilgisi yoktur" denildi.Çünkü o
yıllarda Güney Afrika Cumhuriyeti’ne Apartheid rejiminden dolayı tüm dünya
ambargo uygulamaktadır.Fakat Türkiye el altından ABD’nin silahlarını
yollamaktadır. Bunu sonradan haber alan Mandela Türkiye’nin göndermek istediği
ödülü kabul etmemiştir.
Company Garden sokağında Apartheid rejiminin
ve dünya üzerindeki birçok savaşın acı fotoğrafları sergilenmişti.Parkta
sincaplar insanların elinden besleniyor,yanımızda dolaşıyorlar,parkta
genellikle siyahi insanlar boş oturuyorlardı.
Stellenbosch tek katlı evleri ve küçük alış
veriş mağazalarıyla şirin bir kasaba.Özellikle Hollandalıların geniş üzüm
bağları ve şarap evleriyle ünlü.
Ertesi gün unutamayacağım bir gün yaşadım.
Sabah Cape Town’un barları,lüks restoranları ve villalarının olduğu uzun sahil
şeridinden geçerek Ümit Burnu’na gittik. Önce fokları görmek için tekne ile
açıldık.Foklar kayalıkların üzerine yüzlercesi birlikte çıkmış dalgaların sesini
bastırırcasına bağrışıyorlar, bir kısmı suya girip çıkıyor, onların aralarında
martılar uçuşuyorlar ve ben bu doğal yaşama ilk kez tanık olmanın mutluluğunu
yaşıyordum.Bir an fotoğraf çekmeyi bıraktım ve o atmosferi tüm ruhumla
hissetmeye çalıştım.
Boulders Bölgesi’nde beni en çok etkileyen
cüce penguenlerdi. Onların birbirleriyle ilişkileri kavgaları, birbirlerini
kovalamaları,sudan çıktıklarında silkelenmeleri ve kayalıklardan suya
atlayışları izlemeye değerdi. Bölgede yolda giderken karşımıza çıkan ‘’Dikkat
penguen çıkabilir.’’ya da ‘’Babun tehlikeli hayvandır,yiyecek vermeyiniz’’
tabelaları beni gülümseten ilginç farklılıklardı.Bölge çok rüzgarlı olduğundan
deniz kumları yolların kenarlarına kürenmiş belli ki yollardan toplanmışlar,
denize yakın olan evlerin bir bölümü kumlarla örtülmüş ilginç ayrıntılardan.
Ümit Burnu |
Cape Point’te koordinatlar 34’ 21’’ güney
enlemini gösteriyor ve biz dünyanın alt noktalarından birindeyiz. Kıyı
şeridindeki kayalıklar denize doğru ilerlemiş rüzgarın etkisiyle oluşan
dalgalar kayalıkları aşarken köpükler oluşturuyor, uzakta sarp kayalara çarpan hırçın
dalgalardan yükselen su taneleri yere inerken puslu bir görüntü doğuruyor.Bu
gizemli oluşumlar sanki konumun önemini vurgularcasına oradalar.Tam burunda durup
sağıma ve soluma baktığımda aynı anda iki okyanusu yukarıdan seyredebilmenin
mutluluğu ve bu okyanusların birbirine karışan sularını izlemenin şaşkınlığı ve
imkansızlığına erişebilmek duygusu tanımsızdı benim için. O an tüm dünyayı
kollarımın arasına sığdırabileceğimi düşündüm ve ‘’işte burası’’ diye çığlık
atarak uçmak istedim, imkansızlığın hükümsüz olduğunu düşündüren noktaya.
Bu
unutulmaz günün ardından üç günlük Cape Town maceramızı güzel bir akşam
yemeğiyle sonlandırmak iyi oldu. Grubumuzla da yeni yeni ısınmıştık. Müzik
eşliğinde eğlendik. Gerçek Afrika’yla tanışmaya Afrika’nın içlerine Suncity’e
gitmek üzere sabah erken saatte Cape Town’a veda ettik.
ESRA TÜRKDÖNMEZ
MERHABA ESRA BIZDE G AFRIKAYA GIDECEGIZ INTERNET TURLAR HAKKINDA BILGI ALMAK ISTIYORUM
YanıtlaSil