Van Kalesi'nde gün batımı
VAN’A YOLCULUK
VAN’A YOLCULUK
Ağrı Dağı |
Ağrı |
dağlar arasına sıkışmış stabilize yolları ile tipik bir Anadolu şehri ki daha sonra göreceğimiz Van ve Van Gölü çevresindeki ilçeler buradan çok daha fazla gelişmiş. Doğubayazıt’ta Valentina Restorant’ta sabah kahvaltısı yaptık.Kahvaltı sohbetleri ve restorant sahibinin ilginç karakteri günümüze enerji kattı.:)
İshakpaşa Sarayı Doğubeyazıt |
Muradiye Şelalesi’ne vardığımızda hafif
yağmur çiseledi fakat gökyüzündeki parçalı bulutlar sanki bizim için oradaydı.
On yıl sonra görkemi ve azalmayan suyu
ile Muradiye Şelalesi’ni bulmak ve fotoğraflamak güzeldi.
Sola doğru Van Gölü çevresinde ilerleyip Erciş
yakınlarında sadece Van Gölü’nde yaşayan İnci Kefali’nin yumurta bırakmak için
akarsuyun tersi istikametindeki göçünü görmek ve fotoğraflamak istedik fakat
göçlerine on gün kadar varmış, biz sadece onların taşlar arasında
gizlenmelerini izlemekle yetindik maalesef…
Akşam yemeğini Erciş’te Alibaba Restoran’ta
yedik. Üç gün sürecek kebap çeşitlerimizin ilkini burada tattık. Restorant’ta
doğuluların o yanık sesinden iki uzun hava dinledik. İki gecenin ardından ne
kadar yorulduğumuzu Grand Otele varınca anladık.
Sabah kahvaltıyı otelde yapmayıp Sütçü Kenan
Kahvaltı Salonu’nda eşsiz Van Kahvaltısı’nı yaptık.Kahvaltıda adeta yok
yoktu.Kavurmalı yumurtadan menemene, kaymaklı fındıklı baldan ceviz reçeline
pekmeze kadar herşey vardı.Önce süt ardından biri bitmeden diğeri gelen çaylar,
hizmet ve saygı ile bir numara derken işletme sahibi Kenan Bey geldi. Üç
kuşaktır devam eden Sütçü Kenan Kahvaltı Salonu Emitt Turizm Fuarı’nda
Türkiye’yi temsil eden beş şehirden biri imiş ve son üç yıldır tanıtım dalında
birincilik ödülü aldıklarını söyleyince bizler de durumu onaylarcasına
birbirimize bakarak gülümsedik. Sütçü Kenan Restorant’tın kahvaltısını tatmadan
Van’dan ayrılamayın.
Hoşap Kalesi |
Hoşap Kalesi |
Hoşap yolunda ilerlerken yol virajlı, etraf karlı dağ tepeleri ve kıraç topraklarla çevrili, araba ise neşeli ve eğlenceliydi.Dilek fularını çıkardı, herkes ilgilenirken Kamboçya’dan aldığını söyleyince ortalık karıştı. Ben de Urfa’dan aldığım puşiyi ve Guatemala’dan aldığım fuları çıkarınca Nilgün ‘’bi dur’’ diyerek tepkisini gösterdi.:))Gülüşmeler yolun zorluğunu unutturdu bizlere. Fularlarla farklı baş bağlamaları deneyip sergilerken erkekler bu durumu kıskanarak onlar da kendi çaplarında ilginç fularlarıyla baş bağladı, fular bulamayanlar ellerine geçirdikleri bayanların süslü şapkalarıyla bir de selfie yapıp anında yayınladılar, kıskançlığın da bu kadarı..:))))) Nilgün de ortama uyup Denizli’den aldığını söylediği Türk malı fularını başına bağlaması duruma son noktayı koydu….Derken yolun nasıl geçtiğini anlamadan ve Hoşap Kalesine varmışız. Hoşap Kalesi Van Başkale yolu üzerinde Van’a 50km uzaklıkta Hoşap Kalesi bir orta çağ yapıtı. Tarihi Urartulara kadar dayanmakta olan kale sarp bir yamaç üzerinde bulunmakta.Kalenin görkemli kapısında Farsça kitabe ve aslan kabartmaları var. Kale kapısında annelerinin ördükleri oyaları satan küçük çocuklar bizlere pozlar verdiler. Berivan Şilan Ramazan Anadolumuzun güzel çocuklarından her birini birer timsaliydi.
Van Kalesine çıkmak için şehir merkezine
döndük. Şehir merkezinde yol kenarlarına dikilmiş lalelerin rengi sadece sarı
kırmızı idi, yaprağının da yeşil olduğunu düşünürsek renk uyumu manidar olur.Sorduk
her renk lale dikiyorlarmış ancak sadece bu renkler tutuyormuş.:))) Havasından
mıdır acaba suyundan mıJ))
Urartu
Krallığı tarafından Van’ın o dönemki adı Tuşpa şehrini kuşbakışı seyreden Van
Kalesi M.Ö. 9.yüzyılda inşa edilmiş.On yıl önce çıktığımız kale zaman içinde
restore edilmiş surları ve kale yolu onarılmış yukardan bakınca küçük bir Çin
Seddi’ni çağrıştırdı bana. Kaleden Van’ın panoramik fotoğrafını çektik.
Surlarda ilginç güzel kareler yakaladığımızı düşünüyorum.
Van Kalesi
Akşam yemeğini Mevlana Kebap Salonu’nda
yedik.Doğuda herşey bol kepçe. Kebap serimize devam ederken aperatif olarak
gelen acılı soslar,közlenmiş biberler,soğan ve ezme bizi doyurmuştu bile.
Oradan kilimciye geçtik.Yaklaşık bir buçuk
saatin sonunda kilimler alındı, otele gelindi.Gece bitmemişti, Van’daki son
gecemizde baklava yemeden ayrılamazdık. Ben, Seçkin Abla,Hatice, Nilgün, Dilek,
Nurşen Hanım hep birlikte Palazoğlu Baklavacıyı uzun bir yürüyüşten sonra
bulduk.Palazoğlu Baklava o kaar yol yürümemize değdi doğrusu.Gece onda
yediğimiz baklavanın günahını çıkarırcasına aynı yolu hızlı bir tempoyla yarım
saatte yürüdük.Tam otele yaklaşmıştık ki aynı baklavacının 2. şubesini gördük.
Baklavacının önünde işletme müdürü olduğunu sonradan öğrendiğimiz Ahmet Bey’e
durumu anlatırken bizi içeri davet edip çay ikram ettiler. Ahmet Beyle sohbet
ederken Denizli Buğdanlı olduğunu söyledi, Nurşen Hanım kendi hemşehrisini
görmenin mutluluğunu yaşadı.
Akdamar Adası Ermeni Kilisesi |
Tatvan’da bizi karşılayan minibüslerle 3050m
yükseklikteki Nemrut’a çıktık.Biri yeşil diğeri mavi olan sıcak ve soğuk
gölleri fotoğrafladık.Krater Gölleri
çevresinde konuşlanmış binlerce uğurböceğini fotoğrafladık. On yl önce
19 mayıs tarihinde geldiğimizde yaklaşık beş metre kardan tünellerin içinden
geçmiştik, şimdi 3 Mayıs günü gelmemize rağmen hiç kar yoktu ve benim kafamda
tahayyül ettiğim Nemrut’tan farklı idi. Karın olmayışı, son on yıl içinde
kuraklığın ne kadar hızla yayıldığını düşünmekten kendimi alamadım maalesef.
Ahlat’a inip Selçuklu Mezarlığı’nı fotoğrafladık fakat güneşi yakalayamadık.
Tatvan’da akşam alışveriş merkezinde yemek
yerken bu alışveriş merkezinin ne kadar büyük olduğunu konuştuk.Akşam Kardelen
Otel’de konakladık.
Sabah Güroymak Beldesi Kalender Baba
Türbesi’ni fotoğrafladık. Ardından Budaklı Köyü’nde sıcak su kaynaklı gölde mandalar
ve suda yüzen yöre insanı bize güzel kareler sundular. Muş üzerinden Varto ve
Karlıova’dan geçerek Erzurum’a geldik.Çifte Minareler, Yakutiye Medresesi, Üç
Kümbetler ve Taşhan’ı gezdikten sonra ünlü Muammer Usta Cağ Kebabçısında cağ
kebabı ve kadayıf dolması yedik ve akşam yedi sırlarında Samsun’a gelmek için
yola çıktık.
Otuz kişi ile beş gece dört gün süren bu
hızlı rotada farklı yerler farklı insanlarla tanıştık. ‘’Türkiye’nin neresindensiniz!’’
diye soran, ‘’bizim topraklarımızdasınız’’
şeklinde yorumlarla doğu beni şaşırtmaya devam ediyor ya da şaşırtmıyor
mu! karar veremedim. Farklılıklarıyla zenginleştiğini
düşündüğüm Anadolumuzun bir parçası olan
doğu yöremizden güzel anılar güzel insanlar ve güzel fotoğraflar çekmenin
mutluluğu içinde ayrıldım.
ESRA TÜRKDÖNMEZ
Nemrut Dağı Tatvan |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder