21 Kasım 2015 Cumartesi

ARTVİN YUSUFELİ BARHAL TEMMUZ 2012

      

      ARTVİN-YUSUFELİ-BARHAL(ALTIPARMAKLAR)FOTOĞRAF                                                                 GEZİSİ                           
                          (29 HAZİRAN-5 TEMMUZ 2012)                                                                                     

  30 HAZİRAN sabahı Artvin Ormanlı köyü mevkinde üç minibüs bizi karşıladı. Köyün yola nazır tepesinde sabah çayımızın yanında nevalelerimizi yedik. Yusufeli'ne doğru yola çıktık. Artvin'den geçerken Türkiye'nin en yüksek barajı olan Deriner Barajı kenarında sular altında kalacak olan terkedilmiş köylerle birlikte yok olan anılar içimi burktu. Baraj yolları ve coğrafyayı da değiştirmiş.
 Yusufeli'nden Sarıgöl Beldesi'ne geldik. Fırından aldığımız sıcak pidelerin içine tereyağ doldurup yediğimiz ekmeğin tadı bu yazıyı yazarken hala damağımda sanki. Barhal'da Barhal Çayı'nın kenarında çay molası verdik.Ben,Hülya,Gülgün Hoca ve Naziye kiraz toplamak için bir evin çatısına çıktık.Daldan toplanan kirazın da tadına doyum olmaz.:))
Yolda şelale fotoğrafı çektik.Hızla akan suyun üzerinden karşıya konan tomrukta oturup fotoğraf çektirdik. Suyun akışına bakmadan:))
 Yaylalar Köyü Olgunlar Mahallesi bugünkü son durağımız.Deniz Gölü Pansiyon'da kaldık. Banyo ve sıcak su problemi yaşadık fakat pansiyonun kenarından akan çayın sesi herşeye değerdi.Akşam M. Danacı'nın gitarı eşliğinde her akşam tekrarlanacak olan SAMFAD Altın Sesler Topluluğu şarkılar söyledik.
 1 TEMMUZ sabah erken 5 gibi kalkarak bol bol kelebek böcek çektik. Kahvaltıdan sonra havada yağmur olasılığı olduğu için Olgunlar'ın karşı tepesine tırmandık.yaklaşık 2,5 saatlik bir yürüyüştü.Barhal'a doğru inerken vadinin içinde derenin sesi, özellikle Gazanfer Bey'in kulak kabarttığı:)) kuşların sesi, etrafımızda uçuşan kelebekler bu anları yaşamak için bir yıl beklemek zor olacak.Tabi Hülya'nın yaban çileği toplamak için tırmandığı yerden düşmesini unutmamak lazım.(Bu ilk düşüşü,devamını yazacam) Akşam Barhal'a vardık.Her zamanki gibi Karahan Pansiyon Mehmet Karahan'ın güler yüzü ve misafirperverliği bizi karşıladı.Dört gün boyunca yediğimiz akşam yemekler ve sabah kahvaltıları anlatılmaz ancak yenir.:))bir akşam menümüzü kısaca paylaşayım. Yoğurt çorbası,salata,yoğurtlu patlıcan,biber dolması,yaprak sarma,köfte patates,karpuz ve çay.Diğer akşamları yazmayacağım aklınız kalmasın.:))Arkadaşlar bundan sonra Karahan pansiyon'a girmeden tartılalım bir de çıkarken.
 2 TEMMUZ Sabah erkenden Özgüven(Ciro) Şelalelesi'ne gitmek için yola çıktık.Ciro Şelalesi Türkiye'nin en yüksek çağlayanı.Yolu çığ kapattığından devamını ve şelale tırmanışı yaklaşık 2-2,5 saat sürdü.Zorlu bir tırmanıştı ama sonunda gördüğümüz manzara bire sunulmuş bir hediyeydi.İnsanın tahayyül edebileceği cennet tanımlarından bir tanesi.Mutluluğun fotoğrafı...Sarı çiçeklerle bezenmiş harika bir düzlük karşıda Kaçkarlar'ın karlı zirveleri düzlükte şelalenin kaynağından gelen suyun oluşturduğu gölet...Çayırlara uzanıp bu manzarayı tüm ruhunla hissetmek de çabası... inerken Hülya ikinci kez düştü hatta bu sefer yuvarlandı,elini incitti neyseki ucuz atlattı.yağmur giderek hızlandı, çok ıslanmadan arabalara ulaşabildik.. Arkada kalan Seçkin Abla,İnci,Hatice ve Ahmet bayağı ıslandılar ve hava da çok soğumuştu. Pansiyondaki odamızda kömür sobamızı yaktırdık,günün yorgunluğunu attık.Akşam yine güzel bir yemekten sonra Altın Sesler Korosu şarkılar söyledik.
 3 TEMMUZ Sabah havayı açık ve güneşli Karagöl'e çıkmaya karar verdik.Arabalar bizi Sarıbulut Yaylası'nda bıraktı.Karpuz yedikten sonra zorlu bir orman tırmanışı yaptık. Düzlükte Altıparmaklar'ın muhteşem karlı zirveleri sarı ve mor çiçekler bizi karşıladı.bol bol fotoğraf çektik.Fakat arkadan yağmur gelince geri dönerek diğer orman yolundan aşağı Amanisket Yaylası'na indik.Yeşil ormanlarla kaplı dağların arasında tahtadan yayla evleri fotoğraf karelerimizde yerlerini aldı.Dönüşte bir saatten fazla yağmur altında yürüdük, arabalar bizi Nazmara Yaylası'nda karşıladı. Akşam sobamızda botlarımızı yağmurluklarımızı kuruttuk.Akşam horon ekibi geldi.Gece 12'ye kadar dolunayda ay ışığında Barhal Vadisi'nde tulum eşliğinde horon oynamanın tadına paha biçilemez. 
 4 TEMMUZ Sabah yağmurla uyandık.10 gibi hava açtı.Kadir Topbaş'ın evinin inşa edildiği Boravan(Sarıbulut) Yaylası'na gittik.Bol kelebek,böcek,çiçek çektik.Karlı dağlara 
karşı tulum eşliğinde horon oynadık.Dönüşte Barhal Çayı kenarında nevalelerimizi yedik.Akşam yemeğinde Gazanfer Bey ve Danacı arasındaki kuş fotoğrafı çekişmesi güzel bir anı olarak kaldı.Sabah erken saatte Danacı'nın çektiği kuşu çekmek için bizle dahi gelmeyen ve tüm gün kuş kovalayan:)) Gazanfer Bey akşam yemekte çektiği ''Ak Kuyruk Sallayan Kuşunun ağzında kaç kelebek var kaç böcek'' tartışması akşam yemeğine neşe kattı.
Son akşamımızda yine müzik vardı.
 5 TEMMUZ Son sabah kahvaltıdan sonra Karahan Pansiyon'a veda vardı.Serin Barhal havasında içimizi ısıtan misafirperverlikleri, güler yüzleri ve güzel yemekleri için Mehmet Karahan'a oğulları Ahmet ve Bekir'e(diğerinin adını hatırlayamadım) tüm arkadaşlarım adına teşekkür ederim. Saat 12 gibi Artvin'e geri döndük.Baraj fotoğrafı çektik. Şoförümüz Mesut'un köyü Salkımlı’ya uğradık. Gezinin son kuymağını da ''aman çok yedik'' nidaları içinde ama yemekten yine de vazgeçmeden yedik.:))
 Saat 17'de Samsun otobüsüne bindik, rüya bitti gerçeğe yol aldık. Bir yıl sonraki Doğu Karadeniz Gezisi'ni düşünüp şimdiden özleyerek gezimizi bitirdik.
Gezimizi düzenleyen Murat Danacı'ya, gezi boyunca maddi konularda yardımcı olan Reyhan Bayzat'a ve Seçkin Abla'ya aramıza yeni katılıp güzel bir uyum gösteren arkadaşlarımıza ve adını anmadığım tüm arkadaşlarıma güzelliklerle hatırlayacağımız bir etkinlikte yanımızda oldukları için SAMFAD ve kendi adıma çok teşekkür ederim.

ESRA TÜRKDÖNMEZ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder