14 Kasım 2015 Cumartesi

BATI KARADENİZ

          BU DEFA BATI KARADENİZ

       Yine yollardaydık. Gezmeyi ve farklı yerler görüp fotoğraflamayı amaç edinmiş bir grup arkadaşla yolumuz bu defa Kastamonu ve civarına düştü.
       Gece saat 12 sularında yola çıktık. Bafra Alaçam yolundan içe doğru saptık. Hanönü’nde gece 03.30 sırlarında küçük bir lokantada duraklayıp soba başında ekmek ısıttık, çay içtik.
      Sabah 6.30’da Ağılı’ya vardık. Yolunuz bu bölgeye düştüğünde ‘’uğramadan geçmeyin’’ diyebileceğim Çakıroğlu Lokantası’nda çorba içtik.
  Azdavay İlçesi’nden geçerken gözlerimi araladım ve kendimi bir an Borçka ilçesinde sandım. İlçenin ortasından geçen dere, üzerindeki köprü, yol kenarındaki benzin istasyonu ve üç dört katlı apartmanları ile…
   Pınarbaşı İlçesine geldiğimizde Belediye Başkanı Mehmet Yılmaz bizi karşıladılar. Eşlik eden bir arkadaşımız  biziKüre Dağları Milli Parkı içindeki Horma Kanyonu’na götürdü. Kanyon orman içinde ortasından geçen ırmağın oluşturduğu vadi arasında oluşmuş kayalıklar çam ağaçlarıyla örtülü. Milli parkların kanyon boyunca yapmış olduğu ağaç köprüde fotoğraf çektik, grup fotoğrafı çektirdik.
   Ilıca Şelaleleri’ne geldiğimizde sonbaharın gitmiş olduğunu gördük. Ağaçların birçoğu yapraklarını dökmüş gri örtülerini takınmışlar. Birkaçı sanki bizi bekliyorlarmış gibi onların arasından sarı yapraklarını güneşten aldığı ışıkla aydınlatıyorlardı. Şelalede uzun pozlama çalışmaları yaptık.
  Günler kısa akşam oluyordu, gün batımını Amasra’da yakalamalıydık, yola aralıksız devam ettik fakat orada da güneş bizi beklememişti.
  Akşam Amasra Canlı Balık’ta balık yedik eğlendik, salatası görülmeye değerdi.
   Sabah gün doğmadan balıkçıları fotoğraflamaya gittik. Ters ışıkta limanda güzel fotoğraflar çektik. Amasra Kalesi’ne çıktık. Sabah ışığında bir başka güzel görünüyor, bu saatleri uykuda geçirenlerin doğanın güzelliklerini nasıl da kaçırdıklarını düşündüm. Amasra’da köylü pazarından reçel pekmez yöresel örtüler almadan olmazdı. Saat daha sekiz olmamıştı, sabah sabah ne kadar da çok şey yapmıştık. Otele gittik kahvaltı yaptık. Şehirden ayrılırken panoramik Amasra fotoğrafı çektik.
  Kurucaşile’de mola verdik çay içtik.  Yola yeni çıkmıştık ki yol kenarında bir yemek daveti olduğunu gördük durakladık sorduğumuzda bizi de ısrarla davet ettiler. İşte Yaşayan Anadolu. Değerlerin yitirildiği günümüzde böylesine güzel geleneklerimizin günümüze kadar gelebilmesi, Anadolu’nun hala yaşadığını görebilmemiz ne mutlu. Cide’nin Kumluca Mahalle muhtarlığı aşure ayı dolayısıyla yemek daveti veriyormuş. Biz de davete icabet ettik leziz yemeklerimizi tattık, emeği geçenlerle tanıştık teşekkür etti, Cide Belediye Başkanı Necdet Demir dernek olarak bizleri bir fotoğraf etkinliği yapmak üzere tekrar ilçelerine davet ettiler. Vedalaşıp yola devam ettik.
Cide yakınlarında Karadeniz’in tek lagün oluşumu olan bir göl görünümlü Gideros Koyu Karadenizli olup da görmediyseniz ilk gezi planınıza almanız gereken bir yer.
  Şenpazar’ında bizi belediye başkanı Cem Çınar adına başkan yardımcısı Ahmet Çınar karşıladı. Birlikte çay içtik ve tekrar bir fotoğraf etkinliği için gelme sözü vererek oradan ayrıldık.
  Gün boyu davetler, kendi ellerimizle yaptığımız pastalarçöreklerle o kadar çok yemiştik ki; arkadan bir ses ‘’offdiyaframım sıkıştı’’ deyince önden Hüseyin Bey’’Diyafram sıkıştıysa enstanteyi aç’’ sözükahkalarla gülmekten diyaframımızın daha da sıkışmasına neden oldu.
  Gece geç saatte Samsun’a vardık. Eğlendik, güldük, gezdik, fotoğraf çektik. Ama beni en mutlu eden nokta geçtiğimiz her ilçede köyde Anadolu’muzun konukseverliğiyle karşılaşmaktı.

                                                      ESRA TÜRKDÖNMEZ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder