BU DEFA BATI KARADENİZ
Yine yollardaydık. Gezmeyi ve farklı
yerler görüp fotoğraflamayı amaç edinmiş bir grup arkadaşla yolumuz bu defa
Kastamonu ve civarına düştü.
Gece saat 12 sularında yola çıktık.
Bafra Alaçam yolundan içe doğru saptık. Hanönü’nde gece 03.30 sırlarında küçük
bir lokantada duraklayıp soba başında ekmek ısıttık, çay içtik.
Sabah 6.30’da Ağılı’ya vardık. Yolunuz bu
bölgeye düştüğünde ‘’uğramadan geçmeyin’’ diyebileceğim Çakıroğlu Lokantası’nda
çorba içtik.
Azdavay İlçesi’nden geçerken gözlerimi
araladım ve kendimi bir an Borçka ilçesinde sandım. İlçenin ortasından geçen
dere, üzerindeki köprü, yol kenarındaki benzin istasyonu ve üç dört katlı
apartmanları ile…
Pınarbaşı İlçesine geldiğimizde Belediye
Başkanı Mehmet Yılmaz bizi karşıladılar. Eşlik eden bir arkadaşımız biziKüre Dağları Milli Parkı içindeki Horma
Kanyonu’na götürdü. Kanyon orman içinde ortasından geçen ırmağın oluşturduğu
vadi arasında oluşmuş kayalıklar çam ağaçlarıyla örtülü. Milli parkların kanyon
boyunca yapmış olduğu ağaç köprüde fotoğraf çektik, grup fotoğrafı çektirdik.
Ilıca Şelaleleri’ne geldiğimizde sonbaharın
gitmiş olduğunu gördük. Ağaçların birçoğu yapraklarını dökmüş gri örtülerini
takınmışlar. Birkaçı sanki bizi bekliyorlarmış gibi onların arasından sarı
yapraklarını güneşten aldığı ışıkla aydınlatıyorlardı. Şelalede uzun pozlama
çalışmaları yaptık.
Günler kısa akşam oluyordu, gün batımını
Amasra’da yakalamalıydık, yola aralıksız devam ettik fakat orada da güneş bizi
beklememişti.
Akşam Amasra Canlı Balık’ta balık yedik
eğlendik, salatası görülmeye değerdi.
Sabah gün doğmadan balıkçıları
fotoğraflamaya gittik. Ters ışıkta limanda güzel fotoğraflar çektik. Amasra
Kalesi’ne çıktık. Sabah ışığında bir başka güzel görünüyor, bu saatleri uykuda
geçirenlerin doğanın güzelliklerini nasıl da kaçırdıklarını düşündüm. Amasra’da
köylü pazarından reçel pekmez yöresel örtüler almadan olmazdı. Saat daha sekiz
olmamıştı, sabah sabah ne kadar da çok şey yapmıştık. Otele gittik kahvaltı
yaptık. Şehirden ayrılırken panoramik Amasra fotoğrafı çektik.
Kurucaşile’de mola verdik çay içtik. Yola yeni çıkmıştık ki yol kenarında bir yemek
daveti olduğunu gördük durakladık sorduğumuzda bizi de ısrarla davet ettiler.
İşte Yaşayan Anadolu. Değerlerin yitirildiği günümüzde böylesine güzel
geleneklerimizin günümüze kadar gelebilmesi, Anadolu’nun hala yaşadığını
görebilmemiz ne mutlu. Cide’nin Kumluca Mahalle muhtarlığı aşure ayı
dolayısıyla yemek daveti veriyormuş. Biz de davete icabet ettik leziz
yemeklerimizi tattık, emeği geçenlerle tanıştık teşekkür etti, Cide Belediye
Başkanı Necdet Demir dernek olarak bizleri bir fotoğraf etkinliği yapmak üzere
tekrar ilçelerine davet ettiler. Vedalaşıp yola devam ettik.
Cide
yakınlarında Karadeniz’in tek lagün oluşumu olan bir göl görünümlü Gideros Koyu
Karadenizli olup da görmediyseniz ilk gezi planınıza almanız gereken bir yer.
Şenpazar’ında bizi belediye başkanı Cem Çınar
adına başkan yardımcısı Ahmet Çınar karşıladı. Birlikte çay içtik ve tekrar bir
fotoğraf etkinliği için gelme sözü vererek oradan ayrıldık.
Gün boyu davetler, kendi ellerimizle yaptığımız
pastalarçöreklerle o kadar çok yemiştik ki; arkadan bir
ses ‘’offdiyaframım sıkıştı’’ deyince önden Hüseyin Bey’’Diyafram sıkıştıysa
enstanteyi aç’’ sözükahkalarla gülmekten diyaframımızın daha da sıkışmasına
neden oldu.
Gece geç saatte Samsun’a vardık. Eğlendik, güldük, gezdik, fotoğraf
çektik. Ama beni en mutlu eden nokta geçtiğimiz her ilçede köyde Anadolu’muzun
konukseverliğiyle karşılaşmaktı.
ESRA TÜRKDÖNMEZ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder